Zonguldak siyaset tarihinde önemli bir yeri vardır, Sayın Zeki Çakan’ın…

Yıllar geçer Zonguldak Belediye Başkanlığı döneminde kent adına kendi iktidarına karşı koyduğu tavır ve duruş dilden dile anlatılır.

Son birkaç gündür kentte yaşananlardan dolayı bizler de bu hatırlatmada bulunduk.

Nedeni, kentte bir reaksiyon olması içindi.

Yaşadığımız, kent olarak kabullendiğimiz duyarsızlığa dikkat çekmek içindi.

Dün Sayın Bakan ile sohbet etme imkanı bulduk.

Sürece ilişkin görüşleri bizim için önemli…

Kent için önemli…

Zonguldak siyasetçileri için önemli…

Belediye başkanları için önemli…

Bu kentte siyaset yapmak isteyenler için önemli…

Geleceğin siyasetçileri için önemli…

Kentle ve kendisiyle yüzleşmekten korkmayanlar için önemli…

* * *

Neler olmuştu o yıllarda?

Diyor ki Çakan:

“5 Nisan kararlarıyla ilgili olarak Zonguldak’ta maden ocakları kapatılıyordu.

Ben o zaman Belediye Başkanıydım.

Maden ocaklarıyla ilgili olarak topyekun şehir birlik içerisinde hareket edip maden ocaklarının kapatılmasıyla ilgili olarak bir karar alma durumuna gelmişti.

O zamanın bütün siyasi partilerin il başkanları, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, sivil toplum örgütleri bir araya geldiler.

En son Genel Maden İşçileri Sendikası’nda yapılan görüşmeler neticesinde Temsilciler Kurulu Başkanı olarak beni seçmişlerdi.

Tabii ki, o zaman serbest piyasa ekonomisine karşı bazı politikalar izlenmesi hasıl olmuştu. Ne kadar benim partimin politikası rekabete dayalı serbest piyasa olmuş olmasına rağmen, beni partimin politikasından ziyade şehrimin politikası ilgilendiriyordu.

Dolayısıyla tek vücut halinde Zonguldak’ın madenlerinin kapatılmamasıyla ilgili siyasi partilerle ve cumhurbaşkanıyla görüşmek üzere Ankara’ya gittik.”

Görüyorsunuz değil mi?

Neler yapılabiliyormuş!

* * *

Ya Ankara’da yaşananlar?

Asıl bomba orada.

Devam ediyor Çakan:

“Ankara’da bütün siyasi partililerle görüştük.

Başbakan, o dönem Sayın Tansu Çiller’di. Sayın Tansu Çiller’le de görüşme esnasında ben belediye başkanı olarak konuşmaya başladığımda Tansu Hanım bana, ‘Siz ANAP’lı Belediye Başkanı olarak konuşuyorsunuz’ dedi.

Ben de, ‘ANAP’lı Belediye Başkanı değilim.

Anavatan Partisi’nden seçilmiş Zonguldak Belediye Başkanıyım.

Siz Doğru Yol’dan seçilmiş Başbakansınız.

Doğru Yol’un mu Başbakanısınız, yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin mi Başbakanısınız? Arkadaşlar biz yanlış yere mi geldik?

Bu ocakların kapatılmaması için ne gerekiyorsa, onu sizden talep etmeye geldik’ dedim. Netice itibariyle şehrin bir bütün olarak hareket etmiş olması, Zonguldak menfaatleri doğrultusunda kararlı olması, meseleleri layıkıyla yerine getirmiş olmamız olması olayı geri adım attırdı. Sonuçta kapanmasdı ve devam etti.”

Bırakın bugün iktidar partili siyasetçileri, muhalefet partili temsilciler bile olaylardan bihaber yaşıyor.

Allah aşkına, Zonguldak için isyan etmeyelim de kim etsin?

* * *

Ve Çakan’ın şu sözleri de çok önemli:

“Ben siyaset yapmak istemiyorum, ama doğrusu şudur:

Yerel yöneticiler, siyasiler bir araya gelerek, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Başbakan’a bu meseleleri intikal ettirirlerse, ben inanıyorum ki, Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu meseleye ilgisiz kalmayacaklardır.

Sayın Enerji Bakanına anlatıldığında meseleye ilgisiz kalmayacaklardır.

Yeter ki, mesele doğru anlatılsın. Yeter ki, meselede siyaset yapılmadan, şehrin gerçekleri ortaya konsun.

Kaldı ki, Sayın Bakan, Enerji Bakanlığım döneminde istihdamın ve üretimin başında olan başarılı bir isimdi.

İstihdam ve üretimin ne anlama geldiğini bilen çok değerli bir isimdir.”

* * *

İşte üzerinde çok durduğumuz bir terim.

“Doğru anlatmak…”

Zonguldak, sorunlarını ve taleplerini anlatmadı, anlatamadı.

Doğrusu bir tarafa anlattırmadılar.

Anlatanları da mimlediler.

Köstek oldular.

* * *

Sayın Çakan’a teşekkür ediyor, Zonguldak’ın bu tecrübelerden ders çıkarmasını ümit ediyoruz.

Önce kendinize isyan edin!

Pusula’nın bugünkü birinci sayfasına iyi bakın.

Günlerdir, aylardır, yıllardır anlatmak istediklerimizin bir özetini çıkardık.

İlgisizliğe, duyarsızlığa haykırdık.

Ve çağrımızı özetleyerek yineledik.

Zonguldak göçük altında…

Sesimizi duyan yok.

Sesimizi duyuran yok.

Sonuçta sürekli olarak bir şeyler eksik gidiyor.

Bunları dile getiriyoruz.

Yazıyoruz…

Çiziyoruz…

Ancak bu ilgisizliğe de isyan ediyoruz.

Siz de edin.

Dün Zonguldak caddelerinde kaç kişi yolumuzu kesip bir şeyler sordu.

Esnaf isyan ediyor.

İyi de, ne yaptınız bugüne kadar?

İşinize baktınız.

Bu kentin esnafı ve esnaf temsilcileri gerçekten kente sahip çıkabilseydi böyle mi olurdu?

Olmazdı.

İsyan edin.

Kimseye etmeden önce kendinize isyan edin.

Kendi duyarsızlığınıza isyan edin.

Kendinize “temsilci” diye seçtiklerinize isyan edin.

Ancak öyle bazı şeyleri değiştirebilirsiniz.

Bu işler öyle kongre zamanları salonları hınca hınç doldurup, onu-bunu seçtirmek için, şovenist duygularla şunu-bunu seçtirmekle olmuyor.

İsyan edin.

Ama önce kendinize…

Sonra her anlamda “temsilci” diye seçtiklerinize…

Unutmayın.

Önce kendinize!

Elsan, ÇATES kararını verdi…

Çatalağzı Termik Santrali’nin (ÇATES) ihalesi için 351 milyon Dolar teklif veren ve ihaleyi kazanan Demir Madencilik’in parayı ödeyememesi nedeniyle gözler ikinci sıradaki Elsan firmasında...

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın davet ettiği firma, santralde yaptığı incelemenin ardından kararını verdi. 350 milyon Dolar bedelle ikinci teklifi veren Elsan Elektrik Gereçleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin ÇATES’i alarak üretime devam edeceği gelen bilgiler arasında.

Elsan firması, diğer yandan “Torba Yasa” sonrası Zonguldak’ta başlayan krizi de yakından takip ediyor.

Elsan’ın kömür ihtiyacını Zonguldak’tan karşılamaya devam etmek istediği ve üreticilerle görüşme içerisinde olduğu öğrenildi.

Elsan, ÇATES’te çalışmaya başladığında Zonguldak kömürünü alır mı?

Alır almasına, ama nereye kadar?

Fiyat parametresi böyle giderse, yani ithal kömür getirmek daha ucuz olacaksa neden alsın?

Ya da ithal kömür fiyatına isterse, verilecek fiyat üreticinin maliyetini karşılayacak mı?

Bunların garantisi yok.