Ben Vadetmek İçin DEĞİL, Gerçekleştirmek için GELİYORUM...
Saygıdeğer Hemşehrilerim,
Siyasi hayatım
boyunca ülkemin, bölgemin, İlimin, kısacası ülkemde yaşayan vatandaşlarımın
menfaatlerini her zaman parti menfaatlerinin üzerinde tuttum. Doğrusu da buydu.
Bundan sonra da böyle olacaktır. Bu nedenle, aynı duygularını ve ilkelerini paylaştığım Milliyetçi
Hareket Partisinden Zonguldak milletvekili aday adayı oldum.
Değerli hemşehrilerim,
bürokratik hayatımda da bu ilkelerimden hiç sapmadım. 1989 – 1992 yılları
arasında Köy Hizmetleri Genel Müdürü olarak görev yaptım. Yaklaşık olarak
100.000 personelle birlikte çalıştım. O dönemde benimle çalışanlar, gayet iyi
bilirler ki gecemizi gündüzümüze katarak 40.000 köy ve 25.000 mezraya temel alt
yapı hizmetlerini götürdük.
Tabi ki bu
arada hizmete susamış olan bölgemize yani Zonguldak, Bartın ve Karabük’ün
köylerine, yolundan camisine, köprüsünden asfaltına, içme suyu şebekesinden
çeşmesine, kanalizasyonundan göletlerine, yeni şantiye binalarının
kurulmasından, tarla içi geliştirme hizmetlerine kadar, kısacası köylerimize gelen
her türlü alt yapı hizmetleri için seferberlik ilan ettik.
O dönemde
bizimle beraber bu hizmet yarışında çalışan başta muhtarlarımız olmak üzere,
tüm hemşehrilerim ve çalışma arkadaşlarım bu durumu gayet iyi ve yakından
bilirler.
Değerli hemşehrilerim,
yukarıda belirttiğim gibi siyasi hayatımda yaşadığım bu konularla ilgili bir
iki örnek vermek istiyorum.
Ereğli Demir
Çelik fabrikasında 2002 yılı öncesinde 1.975 kişi kadrosuz çalışıyor, zaman
zaman işten çıkarılıyor ve her an işten çıkarılma endişesiyle yaşıyordu. Ben
ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevini yürütüyordum. Bir gün Ereğli
seyahatim esnasında konu işçilerimiz, işçi temsilcilerimiz, sendikamız
aracılığıyla tarafıma intikal ettirildi. Bir iki gün içerisinde fabrika
yetkilileri, sendikamız ve işçilerimizle yapmış olduğumuz toplantılar
neticesinde 1.975 kişinin kadroya alınma konusunu, ilgili Bakan ile görüşerek
gerçekleştirdik. Dolayısıyla bu arkadaşlarımız işten çıkarılma endişesinden
kurtularak kadrolu personel oldular. Böylece yaklaşık 8.000 – 10.000 kişi
Ereğli’de geçim endişesinden kurtuldu.
Yine aynı
dönemde serbest piyasa ekonomisini benimsemiş olan parti politikasının aksine,
Çaycuma Kâğıt Fabrikasının özelleştirilmesini, işçilerle ve sendikayla yapmış
olduğumuz toplantı esnasında ilgili Bakan arkadaşımla görüşerek durdurduk.
Bunları niçin
anlatıyorum. Siyasetçi gerektiğinde masaya yumruğu vurabilmeli, gerektiğinde
ağabey gibi davranarak birleştirici bütünleştirici olabilmeli, gerektiğinde
bölge menfaati söz konusu olduğunda direnebilmeli ve vatandaşın yanında yer
alabilmeli.
Değerli hemşehrilerim,
dün bu düşüncedeydim. Bugün bu düşüncedeyim. Yarında aynı düşüncede olacağım.
Bu duygularla tüm hemşehrilerime sevgi ve saygılarımı sunuyorum.